- ölüden göt istemek



İnsan, insana anlatamadığından çok sigara içer. Bu birazda içinde bastırmaya çalıştığı anlatma isteğinden. İsteyip de anlatamadıkça bir yenisini yakıyorsun. Sonra bir daha, bir daha, bir daha..
Bu böyle süregiderken gün neydi, saat kaçtı, ülkede hangi olay oldu bilemiyorsun. Misal artık bir tecavüz haberi duyduğunda büyük bir tepki göstermiyorsun. Arka mahallende bomba patlaması şaşırtmıyor seni. İnsan pskolojisinin derinlerine inmeyeceğim elbet. Yalnız her şeye piskolojik yaklaşmaya başladım son zamanlarda. Önce kendinden geçiyorsun, çevredeki olaylara da ancak alışana kadar tepki gösteriyorsun. "


Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!" diyen Dosto amcamızın gözlerinden öpmeden geçemeyeceğim.

Susmak, çok sinsi bir hastalık, kanserden beter işin aslına bakılsa! Minik göz dalmalarıyla başlayan belirtiler ileri ki zamanlarda; tıkanma, kekeleme ,ani öfke çıkışları, ağlama krizleri, gaddarlaşma, tepkisizleşme ve buna benzer bir sürü tanıyla koca bir dağa dönüşüyor.Geri çevrilemez hatalar ordusu gibi. Bunlarla yalnız başa çıkmaya çalışan güzel insanımızda bir süre sonra yolsuzluk ufkuna doğru ilerlemeye başlıyor. Öyle ki sonu olmayan bir delilikte, sonu bulma umuduyla yanıp tutuşuyor. Mutsuzların tek umududur "son".

Ölmek, çok basit bir dünyada çok zor bir meslek. Para kazanmıyorsun tabii bundan, bildiğimiz mesleklerden değil. Sigortan falanda yok, ama sokağa çıkıp baktığında, en kolayı bir internet sitesinde dolaştığında, bu mesleğe mensup bir sürü işçi görüyorsun. İstekli veya isteksiz. Kendi seçimi veya mecbur. Bir şekilde  bu insanlar her gün ölmek zorunda. Kimi yarın yeniden doğmak için, kimi yarına daha tükenmiş başlamak için. Evet. Bazıları tüketir kendini, bitene kadar. Bunlardan yarısı vadesi dolana kadar devam ettirir bu ölme işini, yarısı da intihara meyl eder. Çok azı başarır. Ama bir şekilde döner dünya. Kimsenin sikinin keyfine göre durmaz.



Odamda sürekli birbirlerini tekrar eden yedi cüce. Ben söylüyorum ; acı. İlk cüce, en çirkin olanı, uzun burunlu, pis sakallı, açıyor ağzını: acı.
acı,acı,acı,acı,acı,acı.
Sırtımı yasladığım duvar bile boşluğa itiyor sanki beni. Elli küsur kiloluk bedenim ona bile ağır geliyor belli  ki. Göğsüme dolan heyecanla seçtiğim oda takımım, perdem, pike takımım. hepsi bir yabancıya bakar gibi bakıyor çehreme. Kendi odamda bile sığıntı gibi hissetmeme neden oluyor bu lanet olası cüceler, bu lanet olası duvarlar, bu lanet olası eşyalar. Lanet olası. bir sigara daha, yetmez bir tane daha. Paketler dolusu sigara verin bana! boşluktayım, hayır odamın ortasında. Tam burada. Bir masa var, yere yakın, kapkara. kabulleniyor beni, bir ihtiyarın olgunluğuyla. Dirseklerimi dayıyorum hep. Aşağı eğiyorum sonra, düşüyor başım. Zihnimde birbirine giren kelimeler, hepsi silahlı, hepsi kızgın. Ben korkak. Telaşa kapılıyorum. Üstüme yürüyor ordular. Oysa benim ne sığınağım var, ne askerim. Ben tekim. Ben hiçim. Bir kaç cümle devirdikten sonra anlıyorum ki, kimse dinlemek istemiyor beni. Ağır başlılıkla susmam isteniyor. Aslında hep susarım ben, konuşurken bile. Hep bir şeyler eksik kalır, her cümlem yarımdır. Beklerim tamamlanmasını. Ölüden göt istemekten farkı olmayan bu arzumun gerçekleşmeyeceğini içten içe bilirim tabii. O kadar da aptal değilim. Belki biraz. Tamam tamam. Aptalım yahu!

Yorumlar

Popüler Yayınlar