- sebze yemeklerine et koymayın lütfen.






 Davar vitesin atmasın aman. Hızla kendini bıraktığın o yerden de çek elini. Kolaydı tabi doğmamış çocuğuna don biçmek. Bu burnu yere düşse almazlığın daha çok iş açacak başına. O köprü altı dalgınlıkların, rüzgarla oynaşmaların da hep bundan. Ayakkabı bağcığı gibi dolanmaktan ve kendini alıkoyamayan yanına seslenmemin anlamsızlığını daha ne kadar yaşayacağım? Kendine gelmeyi makul bir olaydan bağımsız gören göz devirmelerine de son ver artık. Yanaklarından dudaklarına süzülen tuzlu suyu elinin tersiyle itip, içeceğin suyun yüzsüz bir misafir gibi tekrardan dudaklarında konaklamasına da katlanmak zorunda değilsin. Tamam ahkam kesmeyeceğim, ya da keseceğim. Hava da asılı kalan her sorum için öncelikli bir ahkamım olacak sana. Sonra geçiştirdiğin her an’ın ahkamı girecek sıraya, bak hatta içip yarım bıraktığın su bardağının dahi ahkamını keseceğim sana. Bu mümkünatı olmayan, eksik kalan her şeyin ahkamından hiç bahsetmeyeceğim ama. Sırası bitmek bilmeyen ardı ardınca tamamlar, kendini çoktan yerinde bulacak olan öff çekmeler. Güzeldir boşvermişlik edasıyla nara yakmalar. Bak görüyorsun değil mi Ef? Kendini dahi tatmayı becerememiş biri nasıl da yelteniyor senin el değmemiş içselliğine. Bu ne cüretkarlık! Şu senkronize hayatımdan kurtulduğum an seni de alacağım yanıma. Senin soyutluğunun tadına da birlikte bakacağız, yok öyle kendi tadına onlarca kez kendin bakmak. Şekerin de sütün de ben olacağım! Bu kendini durdurabilirliği en azından şimdilik ikincil düşünme mekanizmama borçluyum.  Bilirsin sandalyenin bir ayağı yoksa kimse onu tamir etmeye yeltenmez, bir ben ahmağım ya işte. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar