- lahana
vebal dediğin yüktür, yanlışın yükü. sen yanlış bir şey yapmadın, sana yanlış yapıldı. suistimal edilmeyen bir koşulsuzluk insanı güzelleştirir. tam da bu noktada koşulsuzluğun sınırındayız. mızıka sesini duyuyor musun? çok çiçeksi dokunuyor o yük dediğine. şapkalı kovboy misali almış eline sallıyorsun ipini. koşturtma işte şu atını bırak. gel sallanan ipi boynumuza değil, birbirimize dolayalım. iç hoplatan dokunuşlarda boğulalım. bir kere olsun kısa çöpü biz çekmeyelim. ayran gönüllülüğümüz tutsun. ayran. ağlak ayran. derin ayran. çalkalamayınca dibe çöken ayran. ayran olalım biz. sen istersen süt ol, ben zaten sana hep kesiğim. hep o sımsıcaklığından, belki tutmuyorum ama her seferinde tutuluyorum. örtsen üstümü, sarsan tamamlanacağım. ama açma o kapağımı işte, değme beyazlığıma. aksak bir delilik ya da kafayı sıyırmalı bir ucubelik. seç birini. sancılı olmasın. küresel sermayenin tahterevalli çocuklarından olmayalım. akan suda paça sıvayan, kurbağa yavrularını avuçlayıp balık zanneden o çocuk olalım. bir biberin acı olmadığına kanıp dil yakalım. yakala diye attığım şeftalinin tadına sen bak. budanmamış dallarıma can ver, önce köküme sonra yapraklarıma. toprağımı eşelemekten, açtığım çiçeklere dolu yağdırmaktan vazgeç. ay aydınlıkken dikilen meyveler gibiyiz, tutmuyoruz. gel meyve biz olalım. beğenmezsen sebze oluruz, lahana nasıl iyi mi? bak nasıl da sarıp sarmalanmış birbirine. içten içe sıkıca. hem danalar ile bostancılara da meşgale oluruz fena mı. bir devrimcinin satırlarında yumruğuyla eşlik edeceği bir isyan. belki de koskoca roma imparatoru diocletianus. lahana aşkıyla ölüp bitelim. ne mor olalım, ne yeşil. lahana olalım, sımsıkı. dışarıdan sert, kat kat soydukça içindeki yapraklar daha da ince, daha da savunmasız. ama bilirsin yine de kimse kolay kolay içine giremiyor. sonunda ortada küçük, sarımtırak bir koçan kalıyor; işte o benim, çiğ, tatsız ve kimsenin turşusunu kurmak istemeyeceği kadar gerçek. geçen pazardan lahana aldım, üç gündür dolapta bekliyordu çıkardım. şimdi mutfak tezgâhında bir kafa lahana duruyor, ona bakıyorum, o bana; ikimiz de aynı şeyi düşünüyoruz:
“yine de biri gelip bizi sarsa..”
ama biliyorum, lahana aşık olmaz; sadece kat kat kırılır, sessizce çürür ve en sonunda birinin çorbasına girer, tadını bile anlamadan.


Pazar sabahı kahvemi içerken günümü güzelleştiren , dağınık kafamı oradan oraya savuran ,ruhtan kaleme dökülen satırlar…
YanıtlaSilnabza göre şerbet vermeyi gazozuna taso oynamaktan bu yana iyi bilirim.. keyfiniz bol, kahveniz lahanasız olsun.
Sil